Bitmeyen diken üstü hali…

Komplo teorilerinin, sis bulutlarının eksik olmadığı Ortadoğu coğrafyasında bu kaza haberiyle birlikte gözler olayın Tahran merkezinden, bölgesel ve uluslararası dengelere nasıl yansıyacağına çevrildi.

İRAN-İSRAİL DÜŞMAN HATTI…

Tahran dini yönetimi içinde “reformcu” kanata karşı “muhafazakâr” cepheden Reisi ve yönetimden üst düzey isimlerin ölümüyla sonuçlanan helikopter kazası, şimdilik eldeki verilerin belirsizliğiyle şüpheli olarak da görülebilir.

İran’ın baş düşmanı İsrail gibi, ABD liderliğindeki kimi Batı cephesinin ve aynı zamanda Körfez’in bazı Sünni monorşilerinin Şii eksenin lideri Tahran’a karşıtlığı biliniyor.

Lübnan’da Hizbullah ile müttefik İran’ın yıllar içinde Irak, Suriye ve Yemen’de Şii milis güçlerle birlikte etkinliğini arttırdığı sır değil. İran ile İsrail hattındaki gerilim geçen ay fiili savaş noktasına doğru ilerlemişti. İsrail’in Suriye’de büyükelçiliğini hedef alması sonrasında İran, önceden haber de verecek şekilde, İsrail semalarına onlarca İHA göndermiş, bazı bölgeleri füzelerle vurmuştu. İki ülke arasında ilk kez bu şekilde bir restleşme yaşanırken başkanlık seçimleri için geri sayımda olan ABD’nin bölgeye yayılacak bir savaşa karşı olduğu haberleriyle birlikte gerilim bir şekilde kontrol altına alınmıştı.

Peki şimdi Ortadoğu’daki tüm bu toz duman hattında Reisi’nin ölümü nelere yol açabilir?

GÖZLER HAMANEY’DE

Tezler çok. Ancak şunu vurgulamak gerek, İran’da cumhurbaşkanı makamı en üst karar verici değil. Politikalarda belirleyicilik dini liderlikte. Bu görevdeki isim ise Hamaney. Reisi sonrası yeni bir siyasi kadronun oluşturulmasında öncü rol oynaması bekleniyor. Ancak uzun süreli politikalar açısından Hamaney’in (85) yaş ve sağlık durumuna da dikkat çekiliyor. Aynı zamanda ülkede yıllardır süren ekonomik sorunlar, yolsuzluk ve temel özgürlükler çerçevesinde rejime tepkilerin arttığını da hatırlamak gerek. Bu tepkilere, kadın hakları savunucularına karşı rejimin ölümcül sertlik yanlısı tutumu ise bilindik. Son meclis seçimlerinde halkın sandığa ilgisinin düşük olduğu da gündeme yansımıştı. Bu noktada Hamaney yönetiminin iç ve dış baskılara, muhalefete karşı yeni yönetim oluştururken nasıl bir yol izleyeceği merak konusu. 

İSRAİL’E NASIL YANSIR?…

Bir diğer olasılık ise Tahran’da yeni siyasi kadronun belirlenmesi süreciyle birlikte İsrail’de de Gazze katliamını sürdüren Netanyahu yönetimine artan tepkilerle siyasi değişim yaşanabileceği. Yani klasik söylemle, bölgede iki düşman ülke hattında kartların yeniden karılabileceği. En azından görüntüde yeni aktörlerle bölgede en azından çatışma hattının dondurulma arayışına girilebileceği… Ya da tam tersine, olayın arkasında İsrail ya da destekçilerinin olabileceği ve bölgenin daha geniş kapsamlı bir savaşın içine süreklenmesinin planlandığı iddiları da gözden kaçırılmamalı…

Reisi’nin yaşamını yitirmesiyle İran’ın bölgedeki etkinliğinden vazgeçeceğini sanmak ise pek doğru değil. ABD saldısında Kudüs Gücü komutanı Süleymani’nin öldürülmesinden sonra da İran bölgede etkinliğini koruduğunu göstermişti.

Bu arada Reisi ekibinin bu kadar güvenlik tehlikesinin olduğu bir ortamda üst düzey isimler içindeyken üç helikopterle birlikte bu geziyi yapması, kötü hava durumuna karşın yola çıkılması, diğer iki helikopterin yola devam etmesi,  saatlerce enkazın nerede olduğunun belirlenememesi de sorular arasında. 

‘ABD İLE UMMAN BULUŞMASI’

2021 yılında cumhurbaşkanı seçilen Reisi, gençlik yıllarından itibaren “İran İslam Devrimi” lideri Humeyni ideolojisinin sıkı takipçilerinden. Savcılık görevi sırasında rejime karşı çıkan pekçok eylemci için  idam kararı vermesiyle de tanınıyor.  

Olayda yaşamını yitiren Dışişleri Bakanı Abdullahiyan hiç kuşkusuz Reisi yönetiminin önde gelen isimlerindendi. Hamas’a yönelik destek politikasının sürdürücüsüydü. Aynı zamanda Çin arabuluculuğunda Suudi Arabistan’la ilişkilerin yeniden başlama adımında yer aldı, arka kapı diplomasisiyle ABD dahil batılı ülkelerle de temasla, İsrail’le gerilimlerde durumu kontrol altına alabilecek politikaları yaşama geçirmeye çalıştı. Hatta önceki gün ABD ve İran’dan temsilcilerin Umman’da Ortadoğu’daki gerilimi kontrol altına almak için “gizli bir toplantı” yaptığı haberi de gündeme yansımıştı. Dün de Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Sullivan’ın Suudi Arabistan’da Veliaht Prens Selman ile görüşmesinin ardından İsrail’e geçerek Netanyahu’ya ateşkese yönelik planlamaları sunduğu savunulmuştu.

AZERBAYCAN DÖNÜŞÜ…

Azerbaycan’la ilişkiler ise ayrı bir başlık. Reisi, dünkü stratejik hamle içeren Azerbaycan ziyaretinde “Bazıları bizim bir araya gelmemizi ve ortak başarılarımızı hoş karşılamıyor fakat bunlar bizim için önemli değil. Önemli olan ülkelerimiz, devletlerimiz ve halklarımız için iyi olanı hep birlikte hayata geçirmiş olmamız” demişti. İki ülke hattında geçmişte Ermenistan ve İsrail’le ilişkiler konusunda tansiyonun yükseldiği görülmüştü.

İsrail’in Gazze’ye saldırılarıyla birlikte gözler Filistin’in geleceğinde, Akdeniz’deki güç, etkinlik mücadelesindeyken İran’daki gelişmelerin bölgeye yansımaları kuşkusuz Türkiye açısından dikkatle izlenmesi gerekiyor. Ankara-Tahran hattında görünürde ilişkiler ılımlı gitse de Suriye’nin yanı sıra Azerbaycan’daki Zengezur koridorunun açılması konusunda farklı görüşler biliniyor. Aynı zamanda NATO  ülkesi olarak, ABD’nin Rusya konusunda olduğu gibi İran’ın etkisini kırmak arayışı ile Ankara’ya baskıyı artırması da olası. 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir