Yüzde 40 faizin çok iyi bir oran olduğunu belirten Aktaş, kafalardaki tereddütlerin giderilmesi gerektiğini söyledi:
“Tereddüt 1: Ya faiz daha da artarsa? Bu durumda yukarıda dile getirdiğim senaryo gerçek olacak; şimdi 71 liraya satılan kağıdın fiyatı 66 liraya, belki daha da aşağıya inecek demektir. Hiç kimse faizin hangi düzeye kadar artırılacağını ya da artık sona gelinip gelinmediğini bilmiyor. Merkez Bankası her seferinde “Gerektiği zaman ve gerektiği ölçüde parasal sıkılaştırmaya gidilecektir” diyor. Ucu açık bir ifade. Yatırımcı, her ay aynı ifadeyi görünce ister istemez “Gelecek ay daha fazla sıkılaştırma yapılabilir, yani faiz artırılabilir, ben de borçlanma kağıdını daha ucuza alabilirim” diye düşünüyor ve beklemeyi tercih ediyor.
Tereddüt 2: Döviz kurunun artacağı beklentisi de kırılamıyor. Öncelik gelirken kazanmak olduğu için yabancı yatırımcı kendi açısından haklı olarak dövizini bozdurduğunda eline daha fazla Türk parası geçecek ortamı kolluyor. Kafalarda hep şu düşünce var: ‘Dövizimi bugün bozduracağıma yarın bozdurup daha çok TL alsam ve bir de bunun üstüne faiz arttığı için daha ucuza kağıt alma fırsatı bulsam…’
Bu tereddütler yok edilmeden döviz gelecek diye çok bekleriz. O yüzden Merkez Bankası’nın bir şekilde beklentileri kırması gerekiyor. ‘Parasal sıkılaştırma gerektiği zamanda ve gerektiği ölçüde kademeli olarak güçlendirilecektir’ demek iyi de, bu aynı zamanda beklenti doğuran bir ifade. Sanki bu ifade giderek zararlı olmaya başladı…”